15 Aralık 2010 Çarşamba

"Herkes gitti ve ben şimdi içimdeki boşluğa pamuklar dolduruyorum. Dış boşluğun baskısına ancak bununla dayanabilirim sanıyorum. Esner ve yumuşak durursam hayata karşı, dayanırmışım gibi geliyor. Bu yüzden derimi her gün cilalıyorum ve de. Olabildiğinde yumuşak durayım istiyorum. Herşeyin olası olduğunu kabul edersem eğer yumuşak bir direnç elde ederim sanıyorum. İşte ben her sabah bu konuda egzersiz yapıyorum. Sert kaslar yerine yumuşacık bir kalp için ter döküyorum"

HASRET

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni
bir şehirde bir kadın.

Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından

12 Aralık 2010 Pazar

17 NİSAN

"Yapamam!"
Bütün günün özeti gibi tek başına, bütün varlığıyla karşıma dikildi bu kelime. Olanlar, olmasını istediklerimiz ve de olması gerekenler... Yüzleşmek zorunda kaldığımız herşeyin bir parçası karşım(ız)daydı yine. Yine de tüm gayretlerine rağmen, neticede yüreğimdeki umut hala taze, imkanzlığın büyüklüğü ölçüsünde güçlü bir umut...
Eve geldiğimde sanki dünya ikimiz içinmiş gibi geldi ki, herşeyi sana yordum, her okuduğumda seni buldum ve her problemi ikimiz için çözdüm. Umudum büyüdü, sığmadı içime ki sana çözdüğüm problemleri dünyanın muutluluğuna yordum. Tüm dünya bizden ibaretti ne de olsa...
Sana kurduğum iyimser hayallerde yaşatıyordum tüm dünyayı. Tamam da bütün dünya senidin zaten, neyi dert ediyorum ki...
Bütün imkansızlıklar mümkün geliyor artık bana... Tanrı hakkatten varolabilir, mümkündür. Ama sen varken tanrıya ne hacet... Sen varsan tanrı vardır zaten, belki bundandır sana tapınmam, bütün mabetlerde seni bulmam yahut seni bulduğum yerleri mabet sanmam...

11 Aralık 2010 Cumartesi

Ayrılıklardan

böyle sessiz ayrılıklarda,
her şey önceden belli olur.
en güzel zamanında, aşkın ve hayatın
insan deli olur..

o, kadırga taraflarında bir evden çıkmıştır.
masum bir yalanla -halama diye-
gözleri pabuçlarında, mahcup
ellerine yapışmış gibidir
harçlığından arttırıp aldığı
sevimli hediye..

ah, insan nasıl çıldırmaz nasıl
bir çaresizlik,
bir umutsuzluk sarmış her yanı.
aranızdan insanlar geçer.
bulutlar geçer.
o, kırmızı mürekkep gibi dudaklarıyla, zoruna
utanarak gülümsemeye çalışır.

bu gülüş en aldatmazıdır vaatlerin.
yıllarca sonra bir uzak gurbette bile;
zulmüne dayanılmazken yalnız saatlerin,
bir yeşil yaprak üstünde gözlere,
görünür, uzaklaşır...

İçinden Doğru Sevdim Seni

İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan çocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne
Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir.
Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.