Artık iyice metalaşmış dünyamızda, bir nebze de olsa gerçek mutluluktan pay alabilmek umuduyla... Şiirle ve mutlulukla...
14 Ekim 2009 Çarşamba
BİR ALINTI
Ama bir de ne görelim? Bu sefer başka şeyler sansüre tabi olmuş. Orduya, devlete, Yüce Manitu’ya istediğini söyle serbest, ama iş İlkçağ Arap mitolojisini sorgulamaya geldi mi orada dur diyorlar.
Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış. Bu hikâyelere istemesen inanma diyorlar, tamam, ama inanmadığını açık açık söylemen caiz değildir. Nedenmiş? Müslümanlar alınırmış!
Doğanın boşluk kabul etmemesi gibi, bu toprakların havası mıdır, suyu mudur, özgürlük kabul etmiyor herhalde.
SEVAN NİŞANYAN Taraf, 21 Eylül 2009
8 Ekim 2009 Perşembe
???
YAŞAR KEMAL
BİNBİR ÇİÇEKLİ BAHÇE(s.162)
5 Ekim 2009 Pazartesi
İŞÇİ
Yüreğim acıyor
Sökülüyor taş taş sokaklar
Caddeleri kana buluyorlar
Yüreğim acıyor
Ayaza dönük sevgim
Sevgim kanadı kırılmış kuş gibi çırpınıyor
Çırpınıyor göğe, kente ve sokaklara baka baka
Bakıyorum kent sisli
sokaklar sisli
Bir adam geçer sokaktan
adı işçi
Ahmet, Mehmet değil ha, işçi
İşçi adı
işçi oğlu işçi
Çayın demi der ona "İşçisin"
Sabahın ayazı
Uykunun mayhoşluğu
ve dizlerde
ve omuzlarda
ve kollarında
ve bacaklarındaki ağrı
Kulaklarındaki uğultu, uykusuz geceleri
sancılı rüyaları
işçisin der ona
Caddelere bakmadan
ezberlediği dünden
kaygılandığı yarından
alır suskunluğunu, sessizliğini
Bugünün korkusundandır durgunluğu
Yürür caddelerde, caddeler kanlı
Yürür sokakta, sokaklar kirli
Yürür kendi içinde, kendinden kaçarak
içindekini dışına çıkarmadan
dışındakini içine almadan
Çiçeğe, böceğe, aşka meşke bakmadan
Yürür karın tokluğuna
yürür kısa ve çok uzun bir yolda...
Oturur makinesine
işler tıkır tıkır makinesi
Tel tel sacları ter içinde
ter içinde her bir yanı
yorgunluğu yılgınlığı su içinde
Yoldan geçer bir işçi
Yevmiyesine çalışır
Ezberedir günleri
Ezberi bozsa yevmiye yok
Yevmiye yoksa aş yok
Aş olmadan tokluk yok
Sokaklar kirli
Kent isli
Yürür çok kısa
çok çok uzun bir yolda
Gördüğü, baktığı
duyduğu, dokunduğu
düşündüğü her şey der ki ona
İŞÇİSİN SEN İŞÇİ...
PABLO NERUDA - I LIKE FOR YOU TO BE STILL
and you hear me from far away and my voice does not touch you.
It seems as though your eyes had flown away
and it seems that a kiss had sealed your mouth.
As all things are filled with my soul
you emerge from the things, filled with my soul.
You are like my soul, a butterfly of dream,
and you are like the word Melancholy.
I like for you to be still, and you seem far away.
It sounds as though you were lamenting, a butterfly cooing like a dove.
And you hear me from far away, and my voice does not reach you:
Let me come to be still in your silence.
And let me talk to you with your silence
that is bright as a lamp, simple as a ring.
You are like the night, with its stillness and constellations.
Your silence is that of a star, as remote and candid.
I like for you to be still: it is as though you were absent,
distant and full of sorrow as though you had died.
One word then, one smile, is enough.
And I am happy, happy that it's not true.