31 Mayıs 2011 Salı

Mavi Gözlü Dev - Nazım

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

29 Mayıs 2011 Pazar

William SHAKESPEARE - 66. SONE

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

William SHAKESPEARE

Çeviri : Can YÜCEL

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Can Yücel - Bu da Öyle Bir Aşk

Sırtımda çıplak
Islak nefesin
Bi gidip bi geliyor

Biz senlen yatmıyoruz ki
Yaşamıyoruz da
Hep yarışıyoruz
Sen mi ben mi
Önce kim
Ölümü öldürecek diye

Cemal Süreyya - Beni Öp Sonra Doğur Beni

Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.

Ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.

Taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.

Sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.

Ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.

Tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.

Kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri -
kovanlara sızmıyor.

Annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.

20 Mayıs 2011 Cuma

Gülten/Ahmet Kaya - Sen Beni O Zaman Gör

hele bir sönsün ışıklar
hele bir kapansın kapılar
sular durulsun
bıçak atacağım tam on ikiden
kısa devre yapsın kalbim
ellerim inatla uzansın siğaraya
dağlarda ay büyüsün
sular köpürsün
sen beni o zaman gör

hele küssün meydanlar
dehşetin oğlu gülsün
ağır bir köpek karanlığı
ve tüm mayınlar patlasın
sen beni o zaman gör

kaldırımlara yağmur dökülsün
dağılsın aklındaki düşler
kaybettiklerim geri dönsün
sen beni o zaman gör

yanlızlık ne demek
kül olsun uykular
hayat silinsin gözlerimden
sen beni o zaman gör

saçlarımda erisin kar
göze alınırsa uçurumlar
kırılsın camlar, canlar
sen beni o zaman gör

sen beni o zaman gör

sen beni o zaman gör

Lavinia - Özdemir Asaf

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

15 Mayıs 2011 Pazar

BİR ALINTI "gereksiz adam"dan

''Yüzünde toprağını sevmediğim coğrafyanın izi var. Kaşların güzel, gözlerin manalı, Yaradanın üflediği bi güzellik var belki de özünde ama yüzünde, toprağını sevmediğim coğrafyanın izi var ve bakışların alabildiğine uzak''

İlk bakış, ilk bakışta gözlerine yüklenen anlamdı bu; korkutan, tedirgin eden. Buna rağmen başladı her şey. Bütün uzaklıkların kelimelerle üstünü örttü. Sağ yanına sakladı korkularını.

Ve gitti, kalıyor gibi gözüktü ama gitti.

Ve gece gibi şimdi dünya. Detayına saklanan bütün, maviden siyaha çalan hayatlar, güneşini örttü. Ve coğrafyasını özledi yüzünün...

BİR ALINTI "gereksiz adam"dan

''Yüzünde toprağını sevmediğim coğrafyanın izi var. Kaşların güzel, gözlerin manalı, Yaradanın üflediği bi güzellik var belki de özünde ama yüzünde, toprağını sevmediğim coğrafyanın izi var ve bakışların alabildiğine uzak''

İlk bakış, ilk bakışta gözlerine yüklenen anlamdı bu; korkutan, tedirgin eden. Buna rağmen başladı her şey. Bütün uzaklıkların kelimelerle üstünü örttü. Sağ yanına sakladı korkularını.

Ve gitti, kalıyor gibi gözüktü ama gitti.

Ve gece gibi şimdi dünya. Detayına saklanan bütün, maviden siyaha çalan hayatlar, güneşini örttü. Ve coğrafyasını özledi yüzünün...

CEMAL SÜREYYA - SAYIM

Ayışığında oturuyorduk
Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni.

10 Mayıs 2011 Salı

Ferhat Can - Beyaz Gece

Yıllanmış bir şarabın,
Sabrının sonunu selamete bağlıyorum beyaz gecelerde..
Ben, seni şuurunu kaybetmiş bir şiirin içinden çağırırken,
Sen, sahte âlemlerin ‘’uçkuruna’’ kurulu aşkların
‘’Üç kuruşluk’’ dünyasından sesleniyorsun bana..
…‘’Gelmeli miyim?’’

Sesimin sol anahtarını kaybettiğimden beri
Sana söylemek istediğim şarkıların
Kapısından dönüyorum.
‘’Hayat’’ adı başlığı altında
Can çekişen bir paragrafın
Açıklayıcısı olan bir dipnot olarak düşürülüyorum
Birbirine aykırı cümlelerin sonuna..

Hıçkırıklarımın, iç’ kırıklarımı bastırdığı beyaz gecelerde
Sırf sen uyanma, sen duyma diye
Eklediğim sahte gülücüklerin
Hesabını veriyorum şimdi mutluluğa…
Oysa sen hep yağmurdun sokağıma
Halbuki din’(le)seydin
Anlatacaktım..
Dökecektim eteğimdeki taşları bir bir sana
Hani şimdi sen yine yoksun ya
Yine sensiz yol alıyorum beyaz bir gecede
Uçsuz bir karanlığa..
Hem de eteğimde ki koca koca taşlarla…

Adının anlamını lügatıma aldığımdan bu yana
Sana nitelenmek için kendini adayan sıfatlarımın
Suratına tükürüyor şimdi kalemim…
Sana artık ne desem
Ne söylemek istesem
Aşkı yokuşa vuruyor cümlelerim..

Şimdi yine beyaz bir gecede
Seni sevmelerde
Fazla mesai yapıyorum.
Cenabet tasvirler üretiyorum şiirlerime..
Ne yazsam, ne söylesem
Anlatım bozukluğu oluyor şimdilerde..
Sensizlik
Nasıl anlatılabilir ki zaten doğru dürüst bir şekilde..

Ey! Olmayacak duamın öznesi..
Sus biraz, dinle beni
Aşkın abdestini gözlerinin yaşından aldığımdan beri
Benden götürdüklerin bir daha dönmedi geri…

Karanlığa bakıp umutlanmak
Şeytana uyup ‘’sevaba’’ girmek gibiydi ‘’seni sevmek’’..
Öylesine zıt, öylesine aykırı işte
Unutma sevgilim!!
Yine beyaz bir gecede
Sözün bittiği yerde
Seni bekliyor olacağım..!!