10 Mayıs 2011 Salı

Ferhat Can - Beyaz Gece

Yıllanmış bir şarabın,
Sabrının sonunu selamete bağlıyorum beyaz gecelerde..
Ben, seni şuurunu kaybetmiş bir şiirin içinden çağırırken,
Sen, sahte âlemlerin ‘’uçkuruna’’ kurulu aşkların
‘’Üç kuruşluk’’ dünyasından sesleniyorsun bana..
…‘’Gelmeli miyim?’’

Sesimin sol anahtarını kaybettiğimden beri
Sana söylemek istediğim şarkıların
Kapısından dönüyorum.
‘’Hayat’’ adı başlığı altında
Can çekişen bir paragrafın
Açıklayıcısı olan bir dipnot olarak düşürülüyorum
Birbirine aykırı cümlelerin sonuna..

Hıçkırıklarımın, iç’ kırıklarımı bastırdığı beyaz gecelerde
Sırf sen uyanma, sen duyma diye
Eklediğim sahte gülücüklerin
Hesabını veriyorum şimdi mutluluğa…
Oysa sen hep yağmurdun sokağıma
Halbuki din’(le)seydin
Anlatacaktım..
Dökecektim eteğimdeki taşları bir bir sana
Hani şimdi sen yine yoksun ya
Yine sensiz yol alıyorum beyaz bir gecede
Uçsuz bir karanlığa..
Hem de eteğimde ki koca koca taşlarla…

Adının anlamını lügatıma aldığımdan bu yana
Sana nitelenmek için kendini adayan sıfatlarımın
Suratına tükürüyor şimdi kalemim…
Sana artık ne desem
Ne söylemek istesem
Aşkı yokuşa vuruyor cümlelerim..

Şimdi yine beyaz bir gecede
Seni sevmelerde
Fazla mesai yapıyorum.
Cenabet tasvirler üretiyorum şiirlerime..
Ne yazsam, ne söylesem
Anlatım bozukluğu oluyor şimdilerde..
Sensizlik
Nasıl anlatılabilir ki zaten doğru dürüst bir şekilde..

Ey! Olmayacak duamın öznesi..
Sus biraz, dinle beni
Aşkın abdestini gözlerinin yaşından aldığımdan beri
Benden götürdüklerin bir daha dönmedi geri…

Karanlığa bakıp umutlanmak
Şeytana uyup ‘’sevaba’’ girmek gibiydi ‘’seni sevmek’’..
Öylesine zıt, öylesine aykırı işte
Unutma sevgilim!!
Yine beyaz bir gecede
Sözün bittiği yerde
Seni bekliyor olacağım..!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder